Psikoloji Nedir?
Psikoloji tanımı, insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalı şeklinde açıklanabilir. Psikoloji bilimi, temelde davranışların altında yatan nedenler ile ilgilenir ve davranış, duygu, düşünce ve algı gibi zihinsel süreçleri açıklamaya çalışır. Son dönemde bitkilerin psikolojisi üzerine de araştırmalar yapılmaya başlamıştır.
Psikoloji kelimesi kısaca ruh bilimi, ruh araştırması anlamına gelir. 16. yüzyılda Marko Marulić'in ortaya attığı bu kelimeyi etimolojik olarak incelediğimizde Yunancada "ruh" anlamına gelen ”ψυχή" (psiyçē) ve "araştırma, bilgi" anlamına gelen "λογία" (logia) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulduğunu söyleyebiliriz.
Psikoloji Ne Demek?
TDK’ye (Türk Dil Kurumu) göre psikoloji, bireylerin düşünme, duygulanma ve davranış ile ilgili süreçlerinin bütünüdür. Psikoloji bir bilimdir ve kısaca ruh bilimi olarak tanımlanabilir.
Psikoloji bilimi yalnızca insan değil, bitki ve hayvan psikolojisi ile de ilgilenir. Canlıların zihinsel süreçlerini açıklamaya çalışan bu bilimde birçok akım vardır. Akımların her biri, insan ve hayvan psikolojisini açıklarken farklı yöntemler kullanır. Psikoterapi yöntemleri diye adlandırdığımız bu alan, psikoloji biliminin temel çalışma alanlarından biridir.
İnsan Psikolojisi Nedir?
İnsan psikolojisi, insanların zihinsel, davranışsal, duygusal süreçlerinin ve algı, duyum gibi faaliyetlerinin incelenmesini sağlayan bir alandır. İnsan psikolojisi ile ilgili araştırmalar ağırlıklı olarak insan davranışının altında yatan nedenler ile ilgilenmiştir. Böylece psikolojik bozukluklar yaşayan kişilerin neden bu tarz hastalıklar yaşadığı daha iyi anlaşılır ve sorun daha kolay çözülür.
İnsan psikolojisi üzerine yapılan araştırmalar, insanların kişilik, benlik, kaygı ve stres düzeyi, algılama biçimleri gibi her türlü ruhsal süreçleri ile ilgilidir. Bu araştırmalar, kalitatif (nitel) ve kantitatif (nicel) bilimsel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılır. Örneğin psikoloji biliminde daha çok deney, gözlem, test gibi yöntemler kullanılarak analiz yapılır.
Psikolojinin Kurucusu Kimdir?
Psikolojinin kurucusu Alman psikolog Wilhelm Wundt'tur. Wilhelm Wundt, Almanya'nın Leipzig şehrinde 1879'da kurduğu ilk psikoloji laboratuvarı ile psikoloji biliminin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Modern psikolojinin kurucusu olarak kabul edilen Wilhelm Wundt, kendisini psikolog olarak tanımlayan ilk kişi olmasıyla da bu alanda öncü olmuştur. Wundt, Leipzig’de açtığı laboratuvarda yaptığı deneyler ile deneysel psikolojinin kurulmasını sağlamış ve yapısalcılık ekolünün kurucularından biri olarak tarihe geçmiştir. Yapısalcılık akımı, zihnin yapısını incelemeyi temel almakta ve birçok kuramın oluşumuna katkı sunmaktadır.
Psikolojinin Konusu Nedir?
Psikolojinin konusu; insan, hayvan ve bitkilerin yani canlıların gözlem ve deney metotlarıyla incelenebilen davranışlarıdır. Dolayısıyla psikoloji biliminin temel konuları arasında duyum, algı, düşünce, davranış, duygu durumu, zihinsel süreç, biliş gibi kavramlar yer alır.
Psikolojinin tanımında yer alan kavramlardan hareketle konularının neler olduğu daha iyi anlaşılabilir: “Organizmanın davranışları ile davranışlarının altındaki zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bilim dalı”. Bu tanımda geçen organizma, davranış, zihinsel süreç ve pozitif bilim kavramlarının her biri, psikoloji biliminin temel konuları arasında yer alır.
Psikolojinin Amaçları Nelerdir?
Psikolojinin amaçları organizmaların (insan, hayvan, bitki) davranış, duygu, algı ve düşünme süreçlerini, bu süreçlerin altında yatan nedenleri, zihinsel yapısını anlayıp tanımlamaya çalışmaktır. Bunun için deney ve gözlem gibi metotlar kullanılarak gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlar analiz edilir.
Psikolojinin amacı kısaca çeşitli bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak canlıların davranışlarını anlamaya çalışmaktır. Bu sayede canlı davranışlarını önceden kestirmek ve kontrol etmek mümkün hale gelir. Nitekim siyaset ve medya alanında sıklıkla kullanılan manipülasyon teknikleri, bu bilim dalının hedeflerine yöneliktir.
Psikolojinin Alt Dalları Nelerdir?
Psikolojinin alt dalları şunlardır:
- Klinik psikoloji
- Sosyal psikoloji
- Eğitim psikolojisi
- Deneysel psikoloji
- Danışmanlık psikolojisi
- Adli psikoloji
- Endüstri ve örgüt psikolojisi
- Fizyolojik psikoloji
- Biyolojik psikoloji
- Psikometrik psikoloji
- Spor psikolojisi
- Sağlık psikolojisi
- Bilişsel psikoloji
- Gelişim psikolojisi
- Kişilik psikolojisi
- Karşılaştırmalı psikoloji
Psikolojinin alt dalları temel olarak uygulamalı ve deneysel olmak üzere ikiye ayrılır. Eğitim, deneysel, fizyolojik, spor, sağlık, endüstri ve örgüt psikolojisi ile klinik psikoloji uygulamalı alana girerken sosyal, bilişsel, gelişim, kişilik psikolojisi ile karşılaştırmalı psikoloji deneysel alana girer.
1. Klinik Psikoloji
Psikolojinin alt dalları arasında en çok karşımıza çıkan alanlardan biri klinik psikolojidir. İnsan davranışları ve zihinsel süreçleriyle ilgili bozuklukların tanı ve tedavisinde görev alan bir uzmanlık alanıdır. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yazılan Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (DSM) hastalıkların tanı ve tedavi yöntemleri belirlenmiştir.
Klinik psikolog olmak için üniversitede Psikoloji Bölümü’nü bitirip klinik psikoloji alanında yüksek lisans yapmak gerekir. Klinik psikologlar DSM kriterlerine göre danışanı analiz eder ve gerekli tedaviyi uygular.
2. Sosyal Psikoloji
Sosyal psikoloji, toplumun bireylerin ruh hali üzerindeki etkisini inceleyen bir alandır. Bireylerin oluşturduğu grupların uyma, ön yargı, yardım etme, sosyal algı gibi süreçleri nasıl etkilediğini açıklamaya çalışır.
Sosyal psikoloji üzerine üniversitelerde yüksek lisans yapan kişiler, bu alanda yapılan bilimsel araştırmalarda görev alabilir. Bu alanda yapılan araştırmaların büyük kısmında deney metodu kullanılır.
3. Eğitim Psikolojisi
Eğitim psikolojisi, her türlü öğrenme ve öğretim faaliyetlerinin bireyi nasıl etkilediğini inceler. Örneğin etkili öğrenme ortamının yaratılması, öğrenmeyi etkileyen faktörlerin belirlenmesi, başarı ve yetenek seviyeleri gibi alanlar bu uzmanlık alanına girer.
Eğitim psikoloğu olmak için bu alanda yüksek lisans eğitimi alarak uzmanlık kazanmak gerekir. Eğitim psikologları DEHB, disleksi, diskalkuli gibi öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerle ve zihinsel engelli, otizmli, Down sendromlu gibi özel gereksinimli bireylerle çalışma noktasında da faaliyet gösterir.
4. Deneysel Psikoloji
Deneysel psikoloji, ölçülebilen insan ve hayvan davranışlarını deney ve gözlem gibi metotlar kullanarak araştıran bir çalışma alanıdır. Wilhelm Wundt tarafından oluşturulan bu alanda insan ve hayvanlar üzerinde çeşitli deneyler yapılır. Psikolojinin çalışma alanları arasında bulunan bu alan, gerek sosyal gerekse bilişsel psikolojinin gelişimine katkı sunmuştur.
5. Danışmanlık Psikolojisi
Danışmanlık psikolojisi, diğer adıyla psikolojik danışmanlık ve rehberlik, uyum ve gelişim sorunları yaşayan bireylerin topluma kazandırılması ve kendini tanıması için uygulanan teknikleri içerir. Klinik psikolojiye benzese de onun kadar ağır sorunlarla ilgilenmemektedir.
Üniversitelerin PDR Bölümü’nden mezun olan kişiler, bu alanda hizmet verebilir. Çalışma alanları ise eğitim kurumları, sivil toplum örgütleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı birimler şeklinde sıralanabilir.
6. Adli Psikoloji
Adli psikoloji, adli vakaların aydınlatılması için sanıklarla görüşme yapmayı, tutukluların davranışlarını değerlendirmeyi, görgü tanıklarının yanılgıya düşmeden cevap vermesini sağlamak için çalışan bir uzmanlık alanıdır. Adli psikolog olmak için mutlaka bu alanda yüksek lisans eğitimi almak gerekir.
7. Endüstri ve Örgüt Psikolojisi
Endüstri ve örgüt psikolojisi, işletmelerde çalışanlar ve yöneticiler arasındaki ilişkinin iyileştirilmesi, çalışanların motivasyonu ve kuruma bağlılığı, mobbing gibi konularla ilgilenir. Bu alanda çalışmak için yüksek lisans eğitimi almak gerekir.
8. Fizyolojik Psikoloji
Fizyolojik psikoloji, vücutta gelişen fizyolojik süreçlerin bireyin ruh halini nasıl etkilediğini inceleyen bir alandır. Tıp bilimi ile yakından ilgilidir. Örneğin hormonlar, nöronlar, sinir sistemi gibi konular bu alana girer.
9. Biyolojik Psikoloji
Biyolojik psikoloji, biyoloji biliminde kullanılan ilkelerin insan ve hayvandaki genetik, fizyolojik ve gelişimsel alanlara uygulanmasıdır. Örneğin davranış ve beyin, zihin ile beden arasındaki ilişki gibi konuları inceler.
10. Psikometrik Psikoloji
Psikometrik psikoloji, istatistik biliminin yöntemlerini psikoloji biliminde yapılan araştırmalarda kullanmayı içeren bir alandır. Örneğin psikolojik test hazırlamak, testlerin geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasını gerçekleştirmek ve deney sonuçlarını analiz etmek için istatistikten yararlanılır.
11. Spor Psikolojisi
Psikolojinin incelediği konular arasında bulunan alanlardan biri de spor psikolojisidir. Sporcuların stres ve kaygı seviyesi, motivasyon düzeyi, takım bilinci, liderlik gibi konular ile ilgilenir. Spor sırasında kişinin sergilediği performansı hangi faktörlerin etkilediğini araştırır. Gevşeme çalışmaları bu alanda sıklıkla kullanılır. Spor psikolojisi alanında çalışmak için yüksek lisans yapmak gerekir.
12. Sağlık Psikolojisi
Sağlık psikolojisi, bu alanda sunulan hizmetlerin bireyin ruh halini ve davranışlarını nasıl etkilediğini inceleyen bir çalışma alanıdır. Kültürel, davranışsal ve psikolojik etkenlerin bedensel ve fiziksel olarak sağlıklı olmayı nasıl etkilediğine bakar.
13. Bilişsel Psikoloji
Deneysel psikolojiden ayrılıp alt çalışma alanı olmaya başlayan bilişsel psikoloji; düşünme, algılama, karar verme, hafıza, dikkat, hatırlama, akıl yürütme gibi zihinsel becerileri araştırır. Örneğin Alzheimer, demans, dil ve konuşma bozuklukları, öğrenme güçlükleri gibi konularla ilgilenir.
14. Gelişim Psikolojisi
Gelişim psikolojisi, insanların anne karnından ölümüne kadar ruh ve beden sağlığı açısından gelişimini inceleyen bir alandır. Gelişim, değişim, olgunlaşma, büyüme gibi kavramları inceler. Gelişim psikoloğu olmak için bu alanda yüksek lisans eğitimi alınmalıdır.
15. Kişilik Psikolojisi
Psikolojinin incelediği konular arasında kişilik de yer alır. Kişilik psikolojisi, bireyi diğerlerinden ayıran özelliklerini araştırır. Klinik uygulamalarda sıklıkla karşımıza çıkan bir çalışma alanıdır. Benlik, kişilik, karakter gibi kavramları inceler.
Bu yaklaşım, insanların kişiliklerinin belirli bir yapıya sahip olduğunu öne sürer ve bu yapıya göre insanların farklı davranış ve tepkiler gösterdiğini iddia eder.
Kişilik psikolojisi, psikolojinin diğer alt dallarıyla da bağlantılıdır. Örneğin, sosyal psikoloji, kişilik özelliklerinin sosyal etkileşimlerde nasıl bir rol oynadığını araştırırken, klinik psikoloji kişilik bozukluklarının tanısı, tedavisi ve yönetimi ile ilgilenir.
Kişilik psikolojisi, çeşitli kişilik teorileri ve testleri ile çalışır. Kişilik teorileri, farklı faktörlerin (örneğin genetik, çevresel etkiler) kişilik özelliklerini nasıl etkilediği konusunda farklı görüşler öne sürerken, kişilik testleri bireylerin kişilik özelliklerini değerlendirmek için kullanılır.
16. Karşılaştırmalı Psikoloji
Karşılaştırmalı psikoloji, hayvan davranışlarının insan davranışlarını anlamaya yardımcı olmak için incelendiği bir alandır. Bu alanda, hayvanların davranışları, laboratuvar ortamında ya da doğal çevrelerinde gözlemlenerek araştırılır. Karşılaştırmalı psikologlar, farklı hayvan türlerinin davranışlarını karşılaştırarak benzerlikleri ve farklılıkları inceleyerek insan davranışlarının nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışırlar.
Böceklerden primatlara kadar birçok canlı türü bu araştırmalar kapsamında incelenir. Örneğin birçok hayvanın sosyal davranışları ve öğrenme süreçleri, insanlarla benzerlikler gösterir. Bu nedenle, karşılaştırmalı psikoloji, hayvan davranışlarından elde edilen bulguların insan davranışları üzerindeki etkilerini ve insan evrimine nasıl katkıda bulunduğunu anlamak için önemli bir araçtır.
Psikoloji Yaklaşımları Nelerdir?
Psikoloji yaklaşımları şunlardır:
- Yapısalcılık (Strüktüralizm)
- Gestalt yaklaşımı
- İşlevselcilik (Fonksiyonalizm)
- Psikanalitik yaklaşım
- Davranışçı yaklaşım
- Biyolojik yaklaşım
- Hümanist (İnsancıl) yaklaşım
- Bilişsel yaklaşım
- Eleştirel psikoloji
1. Yapısalcılık (Strüktüralizm)
Wilhelm Wundt tarafından ortaya koyulan yapısalcılık yaklaşımı, zihnin nasıl çalıştığını ve yapısının nasıl olduğunu anlamaya çalışır. Özellikle içe bakış tekniği bu yaklaşımda sıkça kullanılır.
İçe bakış tekniği; kişinin ses, ışık, renk, ısı gibi bir uyarıcı karşısında hangi duygu ve düşünceleri deneyimlediğini ortaya koymayı amaçlar. Psikoloji yaklaşımları arasındaki ilk yaklaşım olmasıyla dikkat çeken bu ekolde zihin küçük parçalara ayrılarak incelenir.
2. Gestalt Yaklaşımı
Gestalt yaklaşımı, Max Wertheimer tarafından geliştirilmiştir. Bu yaklaşım, zihnin bütünsel bir şekilde ele alınması gerektiğini savunur. Gestaltçılar, zihnin parçalara ayrılarak incelenemeyeceğini düşünürler. Bunun yerine bütün ve parça arasındaki ilişkiyi vurgularlar.
Bütün, kendini oluşturan parçalardan farklı bir yapıya sahiptir ve sadece parçaların toplamından oluşmaz. Bu nedenle Gestaltçı psikologlar, zihnin elementlerini incelemek yerine, duyusal uyarıcıları nasıl yapılandırdığına odaklanır. Örneğin bir resimdeki parçaların nasıl bir araya geldiği ve bir bütün oluşturduğu, Gestalt yaklaşımında incelenen konulardandır. Gestalt yaklaşımı, psikolojide algı, öğrenme, bellek ve problem çözme gibi konuların incelenmesinde önemli bir yere sahiptir.
3. İşlevselcilik (Fonksiyonalizm)
İşlevselcilik, diğer adıyla fonksiyonalizm yaklaşımı ise Charles Darwin’in evrim teorisinin izlerini taşır. William James bu yaklaşımın en büyük temsilcilerinden biridir. İşlevselcilik, çevreye uyum sağlamak için davranışların ve zihinsel süreçlerin önemli olduğunu savunur. İşlevselciliğe göre psikoloji bir zihin bilimidir.
İşlevselcilik yaklaşımı, psikolojiyi yalnızca bir zihin bilimi olarak ele almaz, aynı zamanda insan davranışlarının ve zihinsel süreçlerin işlevlerini anlamak için de önemlidir. Bu yaklaşım, insan davranışlarının ne işe yaradığını anlamaya yönelik bir çaba olarak ortaya çıkmıştır.
İşlevselciler, davranışların belirli bir amaca hizmet ettiğini ve çevreye uyum sağlama sürecinde önemli bir rol oynadığını düşünürler. Örneğin öğrenme sürecinin amacı, çevredeki değişikliklere uyum sağlamak ve gelecekteki benzer durumlarda daha iyi performans göstermek olabilir. Bu yaklaşım, psikolojinin sadece zihin ve davranışı açıklamakla kalmayıp, aynı zamanda insanların çevreleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını ve bu etkileşimlerin neden önemli olduğunu da anlamaya çalıştığını vurgular.
4. Psikanalitik Yaklaşım
Psikanalitik yaklaşım, Sigmund Freud tarafından kurulmuştur ve bu yaklaşım tıpkı işlevselci, Gestaltçı ve yapısalcılar gibi psikolojiyi bir zihin bilimi olarak kabul eder. Fakat psikanalitik yaklaşım, diğerlerinden farklı olarak bilinçli değil, bilinç dışı süreçlerle ilgilenir.
Psikanalitik yaklaşıma göre kişinin farkında olmadığı düşünce, duygu ve deneyimleri önemli bir işleve sahiptir. Bilinç dışı, zihinsel süreçlerimizin ve davranışlarımızın çoğunu şekillendirir. Bilinç dışını daha iyi anlamak için hipnoz, telkin gibi metotlar kullanır. Günümüzde neo Freudian yani yeni psikanalizciler tarafından bu yaklaşımın etkileri sürdürülür.
5. Davranışçı Yaklaşım
Davranışçı yaklaşımın kurucusu ise John Watson’dır. Önceki yaklaşımlara tepki olarak ortaya çıkan bu ekole göre psikoloji pozitif bir bilimdir dolayısıyla deney ve gözlem ile ölçülemeyen davranışlar araştırma konusu olamaz.
Tüm canlıların çevreyle benzer bir etkileşim kurduğunu öne süren bu yaklaşım, hayvanlarla yapılan deneyler sonunda davranışçılık kuramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Örneğin Pavlov’un köpeklerle ve Skinner’ın farelerle yaptığı deneyler bu yaklaşıma göre yürütülmüştür.
6. Biyolojik Yaklaşım
Biyolojik yaklaşım, psikolojinin bir dalı olarak canlıların davranışlarına ve zihinsel faaliyetlerine biyolojik faktörlerin etkisini inceler. Bu yaklaşım, insan davranışlarını ve zihinsel faaliyetlerini, sinir sistemi, genetik yapı ve evrimsel süreçler ile açıklamaya çalışır.
Biyolojik yaklaşım, sinir sistemi üzerinde durarak nörotransmitterler ve hormonlar gibi biyokimyasal süreçlerin davranışları nasıl etkilediğini araştırır. Beyin ve sinir sistemi, insan davranışlarının düzenlenmesinde anahtar bir rol oynar. Örneğin depresyon veya kaygı bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkların beyindeki kimyasal dengesizliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Biyolojik yaklaşım aynı zamanda genetik faktörleri de ele alır. Psikolojik özelliklerin genetik miras yoluyla nesilden nesile aktarılabileceği düşünülür. Bu yaklaşım, bazı psikolojik rahatsızlıkların kalıtsal olduğunu savunur. Örneğin şizofreni gibi rahatsızlıkların genetik bir yatkınlığı olduğu düşünülmektedir.
Biyolojik yaklaşım, ilaçlar ve tedavi yöntemleri açısından da önemlidir. Psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde, beyindeki biyokimyasal süreçleri etkileyen ilaçlar kullanılmaktadır. Örneğin antidepresanlar veya antipsikotikler gibi ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olabilir.
7. Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım
Hümanist (insancıl) yaklaşım, Abraham Maslow ve Carl Rogers tarafından kurulmuştur. Davranışçılığa ve psikanalitik yaklaşıma tepki olarak ortaya koyulan bu ekol, insanın pozitif yönlerine ve sahip olduğu potansiyele odaklanmayı önerir.
Hümanist yaklaşım, insanların özgür iradeleri olduğunu ve kendilerini gerçekleştirme ihtiyacı duyduklarını savunur. Bu yaklaşıma göre insanlar doğuştan iyi niyetlidir ve doğru koşullar altında potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilirler.
Maslow'un "İhtiyaçlar Hiyerarşisi" kuramı, hümanist yaklaşımın en önemli teorilerinden biridir. Bu kurama göre insanların fizyolojik ihtiyaçları, güvenlik ihtiyaçları, sevgi ve aidiyet ihtiyaçları, saygı ihtiyaçları ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları gibi belirli bir sırayla öncelikleri vardır.
Hümanist yaklaşım, psikoterapi alanında da kullanılmaktadır. Carl Rogers'un "Kişilerarası İlişki Terapisi" adı verilen terapi tekniği, bu yaklaşımın en yaygın kullanılan yöntemlerinden biridir. Bu yaklaşım, kişinin kendisini keşfetmesine, doğal potansiyelini gerçekleştirmesine ve olumlu bir benlik kavramı geliştirmesine yardımcı olmayı amaçlar.
Hümanist yaklaşım, insanın içsel deneyimlerine ve kendini gerçekleştirme potansiyeline odaklandığı için, psikolojinin pozitif psikoloji alanının da temelini oluşturur. Bu yaklaşımın insanların iyiliği üzerine odaklanması, bireysel ve toplumsal düzeyde olumlu değişimlere katkıda bulunur.
8. Bilişsel Yaklaşım
Bilişsel yaklaşım, davranışçılığa tepki olarak ortaya çıkmıştır. Davranışçıların aksine sadece gözlemlenebilen insan davranışlarının araştırılması gerektiğini düşünmez. İnsanın dikkat, algı, bellek, yaratıcılık, problem çözme becerisi gibi bilişsel süreçlerini de inceler. Günümüzde oldukça popüler bir yaklaşımdır.
Bu yaklaşım, özellikle 1950'lerde ve 1960'larda gelişmiştir. Davranışçıların sadece dışarıdan gözlemlenebilir davranışlara odaklanmalarına karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bilişsel psikologlar, insan zihninin işleyişini anlamaya yönelik araştırmalar yaparak insan davranışlarına ilişkin daha geniş bir bakış açısı sunmuşlardır.
Bilişsel yaklaşımın felsefesi, insan zihninin işleyişini anlamak için bilimsel yöntemler kullanarak insan davranışlarının nedenlerini açıklamaktır. Bu yaklaşımın en büyük katkılarından biri, insan davranışlarının sadece çevresel faktörlere bağlı olmadığını aynı zamanda bilişsel süreçlerin de önemli bir rol oynadığını göstermesidir. Bu yaklaşımın yaygın kullanımı psikolojide yeni keşiflere yol açarak, insan davranışlarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuştur.
9. Eleştirel Psikoloji
Eleştirel psikoloji, geleneksel yani ana akım psikoloji pratiklerine tepki olarak ortaya çıkan bir yaklaşımdır. Geleneksel ekollerin iktidarın görüşüne uygun nitelikte görüşler ortaya koyduğunu savunur. Marksist ve feminist felsefeden köklerini alan bu akım, Batı Alman öğrenci hareketiyle birlikte ortaya çıkmıştır.
Bu yaklaşımın kökleri, Marksist ve feminist felsefelerde yatar. Marksizm, sınıf mücadelesi ve ekonomik adaletsizliği ele alarak, toplumsal yapıların incelenmesini savunur. Feminizm ise cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında toplumsal yapıların eleştirilmesini öngörür.
Eleştirel psikolojinin ortaya çıkışı 1960'larda Batı Alman öğrenci hareketi sırasında gerçekleşmiştir. Bu hareket, toplumsal ve siyasi değişimler talep ederken, geleneksel psikolojiye eleştirel bir bakış açısı getirmiş ve alternatif yaklaşımların geliştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Eleştirel psikoloji, bireysel sorunların yanı sıra, sosyal adaletsizlikleri ve toplumsal yapıları da ele alarak, insan davranışlarına farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Bu yaklaşım, bireylerin yaşadığı psikolojik sorunların sebeplerini sosyal ve politik faktörlere bağlamayı hedefler. Bu sayede bireysel sorunların yanı sıra, toplumsal değişimlerin de sağlanabileceği bir yaklaşım benimsenir.
Psikolojinin Ölçütleri Nelerdir?
Psikolojinin ölçütleri şunlardır:
- Gözlenebilirlik: Davranışsal ve bilişsel süreçlerin anlaşılması için gözlemlenebilir yani somut olması gerekir. Örneğin rüya soyut bir şeydir ancak rüyaların incelenmesi için beyin dalgalarına bakılabilir.
- Ölçülebilirlik: İncelenen konunun sayılarla ifade edilebilmesi anlamına gelir. MMPI testi ile kişiliğin ölçülmesi, Beck depresyon envanteri ile depresyonun ölçülmesi buna örnek verilebilir.
- İletilebilirlik: Araştırma sonuçlarının herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması ve rapor, makale, kitap gibi kaynaklar aracılığıyla bildirilmesidir.
- Tekrarlanabilirlik: Aynı konunun farklı zamanlarda, farklı psikologlar tarafından incelendiğinde yakın sonuçlar vermesidir.
- Sağlanabilirlik: Araştırma sonuçlarının ne kadar doğru olduğunun test edilmesi yani sınanmasıdır.
Psikolog Nedir?
Psikolog, canlıların (insan, bitki, hayvan) deney ve gözlem yoluyla ölçülebilen davranışlarını ve bu davranışların altında yatan nedenleri inceleyen bir ruh sağlığı uzmanıdır. Çoğunlukla danışmanlık ve klinik alanda hizmet veren psikologlar, insanların sorunlarını dinler ve çeşitli psikoterapi yöntemleri kullanarak bireylerin sorunlarına çözüm bulmasına yardımcı olur.
Psikoloğun görevi, temelde insanın (ya da diğer canlıların) davranışlarını anlamaya çalışmaktır. Bunun için deney ve gözlem gibi yöntemler kullanılarak analiz yapılır ve araştırma sonuçları kurama dönüştürülür. Psikologlar hem bir araştırmacı olarak çalışabilir hem de uygulamalı alanda terapist olarak görev alabilir.
Nasıl Psikolog Olunur?
Psikolog olmak için üniversitede 4 yıllık Psikoloji Bölümü okumak gerekir. Ayrıca bu mesleği yapmak için kişinin sabırlı olmak, empatik ve analitik düşünmek, etkili iletişim becerilerine sahip olmak gibi kişisel özellikleri de taşıması gerekir.
Psikolog olmak isteyen kişilerin kendini bu meslekte sürekli geliştirmesi de önemlidir. Çünkü Psikoloji Bölümü kendi içerisinde farklı uzmanlık alanlarına sahiptir: adli psikoloji, klinik ve sosyal psikoloji gibi… Dolayısıyla kişinin bir alan seçmesi ve o alana yönelik yüksek lisans eğitimi alması veya sertifika programlarına katılarak kendini geliştirmesi gerekir.
Psikoloji Bölümü Nedir?
Psikoloji Bölümü, organizmaların davranış, duygu ve düşünce gibi zihinsel süreçlerini inceleyip analiz edecek kişileri yetiştirmeyi amaçlayan bir dört yıllık üniversite bölümüdür. Eşit ağırlık puan türüyle alım yapan bu bölümde söz konusu bilimin tarihçesi, modern kuramlar, danışmanlık teorileri, danışmanlık becerileri ve teknikleri gibi alanlar öğretilir.
Psikoloji Bölümü’nde öğrenciler doğrudan kendi alanlarıyla ilgili olan derslerin yanı sıra sosyoloji, sosyal antropoloji, bilimsel araştırma yöntemleri, felsefe, istatistik gibi dersleri de alır. Böylece öğrenci okuduğu bölümde bilimsel araştırma yapmayı ve disiplinler arası düşünmeyi öğrenmiş olur.
Psikoloji Mezunu Ne İş Yapar?
Psikoloji mezunu kişiler psikolojik danışmanlık merkezlerinde terapist olarak çalışabilir. Ayrıca adliye, hastane, okul, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı gibi çeşitli kamu kurumlarında çalışabilir. Bunun için KPSS’ye girmek gerekir. Sivil toplum örgütlerinde, vakıflarda ve belediyelerde de psikolog alımı yapılmaktadır.
Psikoloji okuyanlar, daha çok danışmanlık hizmeti vermek üzere istihdam edilir. Örneğin terapistlik yapan psikologlar kaygı bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, travma ve yas süreci gibi çeşitli yaşam sorunlarına bakar.
Kategoriler
Son Yazılar
En Çok İşe Yarayan Sertifikalar
21 Ağustos 2023
11 Maddede Etkili Sunum Teknikleri
14 Ağustos 2023
Risk Analizi Nedir?
13 Ağustos 2023