Retorik Nedir? Retorik Teknikleri ve Cümle Örnekleri
Genel Kültür Yazıları

Retorik Nedir? Retorik Teknikleri ve Cümle Örnekleri


Güncellenme Tarihi07 Mart 2025
Yayımlanma Tarihi

Retorik, yazılı, sözlü veya görsel anlatımlarla insanları etkileme ve ikna etme sanatıdır. Çoğunlukla konuşma ya da güzel söz söyleme sanatı olarak bilinse de kökeni Antik Yunan’a dayanan derin bir disiplindir. Yunanca "rhētorikos" (ῥητορικός) kelimesinden türeyen retorik; siyaset, felsefe, edebiyat ve hukuk başta olmak üzere pek çok alanda önemli bir yer tutar.

Retorik kavramı, Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından "güzel söz söylemek" şeklinde tanımlanır. Ancak retorik sadece estetik ifadelerden ibaret değildir. İnsanların düşüncelerini dönüştürmek, belirli bir ideolojiyi benimsetmek veya bir topluluğu etkilemek amacıyla başvurulan güçlü bir iletişim aracıdır. Doğru kullanıldığında kitleler üzerinde kalıcı etkiler yaratır ve fikirlerin benimsenmesini kolaylaştırır.

Retorik Ne Demek?

retorik ne demek

Retorik, bir düşünceyi etkili bir şekilde ifade ederek insanları ikna etme, yönlendirme ve etkileme sanatıdır. Sözcüklerin gücünü kullanarak dinleyicilerin ya da okuyucuların duygu ve düşüncelerine hitap eden retorik, özellikle konuşma diliyle özdeşleşse de yazılı ve görsel anlatımlarda da kendine yer bulur.

Kökeni Antik Yunan’a dayanan retorik, siyaset, hukuk, edebiyat, reklamcılık ve felsefe gibi pek çok alanda önemli bir araç olarak kullanılır. Kısaca retorik, insanları bir fikre inandırmayı ya da düşündürmeyi amaçlayan etkili iletişim yöntemidir.

Retoriğin Temel Unsurları Nelerdir?

Aristoteles’e göre retoriği oluşturan üç temel unsur vardır:

  1. Ethos: Konuşmacının karakterini ve güvenilirliğini temsil eder. Söylevi gerçekleştiren kişinin ahlaki değerlere uygun davranması, tartışmayı yönetmesi ve sorulara doğru yanıtlar vermesi beklenir. Dinleyicinin güven duyması için konuşmacının etik bir duruş sergilemesi önemlidir.
  2. Pathos: Dinleyicilerin duygularına hitap eden unsurdur. Konuşmanın etkili olabilmesi için dinleyicilerin duygusal olarak sürece dahil olması gerekir. Pathos, konuşmacının dinleyici üzerinde duygu yoğunluğu yaratmasını sağlar.
  3. Logos: Konuşmanın mantıksal yönünü ifade eder. Konuşmacının düşüncelerini akılcı ve tutarlı bir şekilde aktarması, dinleyiciyi mantık yoluyla ikna etmesi logosun temelini oluşturur.

Retorik sanatı, bir fikri etkili bir şekilde insanlara kabul ettirmeyi sağlar ancak bu güç kötüye kullanıldığında manipülasyon ortaya çıkabilir. Bu durumun önüne geçebilmek için ethosun, yani konuşmacının, etik ilkelere bağlı kalması gerekir.

 

 

Retorik Soru Nedir?

retorik soru nedir

Retorik soru, soruyu soran kişinin karşı taraftan bir yanıt beklemediği, cevabı zaten bilinen soru türüdür. Bu tür soruların amacı, bilgi almak değil, dikkat çekmek, duyguları harekete geçirmek, verilen mesajı güçlendirmek veya karşılıklı etkileşim yaratmaktır. Retorik sorular, provoke edici bir etki oluşturmak ya da anlatımı daha çarpıcı hale getirmek için tercih edilir.

Tartışmalarda, konuşmalarda ve edebi metinlerde sıkça kullanılan retorik sorular, dinleyici ya da okuyucuyu farklı düşüncelere yönlendirmeyi amaçlar. Bu sorular sayesinde kişiler kendi düşüncelerini sorgulama fırsatı bulur ve anlatılmak istenen mesaja daha fazla odaklanır. Aynı zamanda farkındalık yaratmak ve güçlü bir vurgu yapmak için de retorik sorular etkili bir araç olarak kullanılır.

Retorik Soru Cümleleri Örnekleri Nelerdir?

soru cümlesi olarak retorik soru örnekleri nelerdir

Soru cümlesi olarak retorik soru örnekleri, cümlenin anlamına göre değişir ve şu şekilde sıralanabilir:

  • Hatırlatma: Devam edersen seni daha çok üzecek, dememiş miydim?
  • Uyarmak: Saçmalamayın, gecenin bu saatinde nereye gidiyorsunuz?
  • İnkar istihfamı: Zulmedene hiç el uzatılır mı?
  • Emir istihfamı: Yemeği hala yapmadın mı?
  • Nehiy: Sen hala evden çıkmadın mı?
  • Yüceltmek ve büyütmek: Bu işi senden başka kim halledebilir?
  • Azarlama ve kınama: Alacak başka şey bulamadın da mı bunu aldın?
  • Eşitlik: Bu iş biter mi bitmez mi emin değilim.
  • Takrir: Başına bir şey geldiğinde yanına koşan ben değil miydim? (Soru sorularak karşı tarafa bir düşünce ifade ettirilir.)
  • Tehdit: Bu yaptıklarının bir bedeli olmayacak mı sandın?
  • Geciktiğini bildirmek: Hani bugün seni görecektim, gelmedin. (Vadedilen şeyin henüz yapılmadığını ifade eder)
  • İktifa/yetinme: Bu cevap yetti mi?
  • Ta’accüb: Bu insanlar nasıl oluyor da çok para kazanıyor? (Şaşırma ifadesi olarak kullanılır.)
  • Dehşete düşürme/Korkutma: 3 ay hastanede kalmak nedir, sen bilir misin?
  • Hafife alma-küçümseme: Ben bunu senden mi öğreneceğim? Sen kimsin?
  • Kolaylaştırma ve hafifletme: Şu anneciğine daha kibar davransan ne olurdu?
  • Tecahül: Günlerce haberi yapılan kişi sen miydin yani? (Bir şeyi/kişiyi vs. küçümsemek, aşağılamak vb. yollarla bilmemezlikten gelme.)
  • Teşvik: Şekeri bırakma vaktin gelmedi mi?
  • İstifhamü’l istirşad: Bizi birbirimize kırdıracak bir teklifi kabul etmek ne kadar doğru? (İlk etapta karışıklık duygusu verir ama doğru yolu gösterme amaçlı sorulur.)
  • Çoğaltma: Kaç saattir mesajıma cevap vermedin!
  • Teklif: Yardım etmeye ne dersin?

Retorik soruları cümleye farklı anlam katacak şekilde sorulabilir. Bu soruların sorulma amacı, kullanıldığı yere göre değişmekle birlikte daha çok kişiyi konuyla ilgili düşündürmeye yönlendirme amacı taşır. Karşı tarafın konuya farklı açıdan bakmasını, fikrini değiştirmesini sağlamak ya da anlatılmak istenen şeyi daha güçlü bir şekilde aktarmak için retorik sorulara başvurulur.

 

 

Tarihte Retorik Yaklaşımlar Nasıldır?

Tarihte retorik yaklaşımlar üç aşamada ele alınabilir:

  1. Antik çağ
  2. Aristoteles
  3. Roma dönemi
  4. Orta çağ
  5. Retoriğin yeniden keşfi
  6. Aydınlanma dönemi
  7. Çöküş dönemi
  8. yüzyıl

1. Antik Çağ

tarihte retorik yaklaşımlar antik çağ yunan

Tarihte retorik yaklaşımlarından söz edildiğinde ilk olarak Antik Mısır öne çıkar. M.Ö. 2000’li yıllardan önce kaleme alınan "Ptahhotep’in Emirleri" adlı eserde, bir hükümdara hitap ederken nelere dikkat edilmesi gerektiği anlatılır ve etkili konuşmanın inceliklerine dair öğütler verilir. Buna rağmen retoriğin bir sanat olarak ortaya çıkışı Antik Yunan’a dayanır. Retorik, burada sistematik bir alan haline gelmiş ve ilk kez Platon tarafından kavramsallaştırılarak felsefi bir temele oturtulmuştur.

Antik Yunan’da insanların güzel ve etkili konuşması oldukça önemliydi çünkü halk yönetim ve hukuk alanında aktif rol alıyordu. Örneğin mahkemelerde bir hakim ya da avukat olmadığı için davalının konuşma yeteneğinin iyi olması, ceza almamak için etkili bir şekilde konuşarak kendini savunması gerekiyordu. Retorik sanatı böylece Antik Yunan’da ortaya çıkmış ve gelişmiş oldu.

Antik dönemde retorik ile ilgili farklı görüşler öne sürüldü. Antik Çağ Yunan filozoflarının retorik ile ilgili görüşleri şöyleydi:

  1. Gorgias: Sokrates’in hocası Gorgias’a göre retorikte yanlış ve doğrunun önemi yoktu, önemli olan dinleyiciyi bir şekilde yönlendirmek ve onu ikna etmekti.
  2. Sokrates: Retorikte söylenen şeyin doğru ya da yanlış olmasına bakılmıyordu, burada önemli olan şey içeriğin söylenme biçimi idi. Dolayısıyla retorik, içeriğe odaklanmayan boş bir metottu.
  3. Platon: Sokrates’in öğrencisi Platon, “Gorgias” adlı eserinde ilk kez retorik kavramından bahseden kişi oldu. Ona göre retorik, bilinçsiz kişileri ikna etmeye yarıyordu dolayısıyla insanları kandırmaya neden olabilirdi. Ona göre bu yöntem siyasette kullanılabilirdi.
  4. İsokrates: Yukarıdaki 3 ismin tersine retoriği faydalı görüyordu. Atina’nın canlandırılması için retorik sanatını kullandı ve bu alan üzerine bir okul açtı. Antik Yunan’ın en büyük söylevcilerinden biriydi. İnsanlarda bulunan konuşma özelliği sayesinde birçok icadın ve buluşun ortaya koyulabileceğini düşünüyordu.

2. Aristoteles

tarihte retorik yaklaşımlar aristoteles antik yunan

Aristoteles, Antik Yunan'ın önemli filozoflarından biri olup retorik üzerine geliştirdiği yaklaşımlarla tarihte ayrı bir yere sahiptir. Platon’un öğrencisi olan Aristoteles, hocasının retoriğe dair eleştirilerinden farklı düşünerek bu alanın toplum için yararlı bir araç olabileceğini savunmuştur. Ona göre retorik, insanların doğru bilgiye ulaşmasını kolaylaştıran ve akılcı düşünmeyi destekleyen bir yöntem olarak değerlendirilebilir.

Aristoteles, kaleme aldığı "Retorik" adlı eserinde bu sanatı sistemli bir yapıya kavuşturmuştur. Söylev sanatının yalnızca ikna için değil, toplumsal yarar sağlamak amacıyla da kullanılabileceğini vurgulayan filozof, retoriğin etkili olması için üç temel unsurdan oluştuğunu belirtmiştir: Ethos (konuşmacının güvenilirliği), Pathos (dinleyicinin duygularına hitap) ve Logos (mantıklı ve tutarlı ifade). Aristoteles’in bu yaklaşımı, retoriği yalnızca estetik bir söz sanatı olmaktan çıkarıp düşünceyi geliştiren ve toplumu etkileyen bir güç haline getirmiştir.

3. Roma Dönemi

tarihte retorik yaklaşımlar roma dönemi

Roma döneminde retorik sanatı, tıpkı Antik Yunan'da olduğu gibi siyaset ve hukuk alanlarında önemli bir araç olarak kullanıldı. Özellikle senatoda kendi fikirlerini kabul ettirmek isteyen kişiler, güçlü ve etkileyici konuşmalar yapabilmek için retorikten faydalanıyordu. Ancak cumhuriyet yönetiminin yerini monarşiye bırakmasıyla birlikte siyaset sahnesinde retoriğe olan ihtiyaç azaldı.

Bu değişimle birlikte sözlü kültürün önemi giderek azalırken retorik sanatı da ağırlıklı olarak yazılı kültürde yer buldu. Artık daha çok edebi eserlerde ve metinlerde kullanılan retorik, etkisini yitirerek siyasal ve hukuki alandan uzaklaşmaya başladı. Bu durum 18. yüzyıla kadar sürmüş ve retorik sanatı uzun süre edebiyat odaklı bir biçimde varlığını devam ettirmiştir.

Roma döneminin en önemli hatipleri Cicero ve Quintilian idi. Cicero, retoriğin kötü amaçlı kullanılmasını engellemek için konuşmacının ahlaklı, bilgili, iyi bir vatandaş olması gerektiğini ve devlete katkıda bulunacak işler yapması gerektiğini belirtiyordu.

 

 

4. Orta Çağ

orta çağ dönemi

Orta Çağ’da retorik, “hür sanatlar” arasında yer alarak eğitim sistemine dahil edilmiş ve ders olarak öğretilmeye başlanmıştır. Bu dönemde retoriğin etkisi sadece eğitimle sınırlı kalmamış, kilise tarafından da aktif bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle misyonerlik faaliyetlerinde ve vaazlarda retorik sanatından yararlanılarak insanları etkilemek ve dini mesajları daha güçlü bir şekilde aktarmak amaçlanmıştır.

Orta Çağ’ın öne çıkan isimlerinden Auerelius Agustinus, kilise retoriğinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Yazılı metinlerde retoriği etkili bir biçimde kullanmasıyla tanınan Agustinus, bu sanatı Antik Yunan'daki gibi tartışma ve ikna aracı olarak görmektense, insanlara bilgi aktarmak ve öğretici bir anlatım sunmak için tercih etmiştir. Bu yaklaşımıyla retoriğe farklı bir bakış kazandırmış ve dini iletişimin önemli bir unsuru haline getirmiştir.

5. Retoriğin Yeniden Keşfi

retoriğin yeniden keşfi hümanizm rönesans barok çağ

Hümanizm akımının etkisiyle Rönesans ve Barok dönemlerinde Antik Yunan kültürüne olan ilgi yeniden canlanmış, bu durum retoriğe olan yaklaşımı da değiştirmiştir. Hayatın pek çok alanında eski dönem çalışmalarına dönülürken retorik sanatı da tekrar değer kazanmış ve eğitim programlarında önemli bir ders haline gelmiştir.

Bu dönemde retorik yalnızca bir iletişim aracı olarak değil aynı zamanda toplumda saygınlık kazandıran bir yetenek olarak görülmüştür. Özellikle aristokratlar arasında etkili konuşabilmek bir statü göstergesi sayılmış, retorik bilgisi sosyal hayatta ayrıcalık sağlayan bir unsur haline gelmiştir. Böylece retorik, hem sanat hem de prestij aracı olarak öne çıkmıştır.

Barok çağında ise hitabet sanatının son altın dönemi yaşanmıştır. Bu dönemde gerek günlük yaşamda gerekse sanat, bilim gibi alanlarda retoriğe önemli rol biçilmiştir. Örneğin insanlardaki duyguları harekete geçirmesi için şiirde bu sanattan sıkça faydalanılmıştır.

 

 

6. Aydınlanma Dönemi

aydınlanma çağı

Aydınlanma döneminde retorik özellikle bilimsel bilgilerin toplumla paylaşılmasında önemli bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde bilginin yayılması ve akılcı düşüncenin benimsetilmesi için etkili anlatım tekniklerine ihtiyaç duyulmuş, retorik bu ihtiyacı karşılayan yöntemlerden biri olmuştur.

Öte yandan hukuk sisteminin yazılı kurallara bağlanmasıyla retoriğin mahkemelerdeki önemi azalmıştır. Buna rağmen retorik, tören konuşmaları, dini hitabetler ve siyasi söylemler gibi alanlarda etkisini sürdürmüş, kitleleri etkilemenin ve düşünceleri aktarmanın güçlü bir aracı olarak varlığını korumuştur.

7. Çöküş Dönemi

çöküş dönemi

Tarihte retorik yaklaşımları arasında öne çıkan dönemlerden biri de çöküş evresidir. Bu dönemde hitabetin etkisi giderek azalmış ve geri plana itilmiştir. Yazılı kültürün gelişmesi, bireylerin toplumsal konulardan uzaklaşıp daha çok içe dönük bir yaşam sürmesi ve bilginin uzmanlık gerektirmesi gibi nedenler retoriğin önem kaybetmesine yol açan başlıca etkenler olmuştur.

Çöküş döneminde söylev sanatı, eğitimde kapsamlı bir şekilde yer bulmamış ancak edebiyat, kompozisyon ve estetik gibi alanlarda retoriğin bazı tekniklerinden faydalanılmıştır. Bu süreçte ortaya çıkan en belirgin gelişmelerden biri ise kitle retoriğinin doğuşudur. Parti ve sendikaların halkı etkilemek için retorik sanatından yararlanması, bu dönemin retorik anlayışını şekillendiren önemli bir unsur olmuştur.

8. 20. Yüzyıl

tarihte retorik yaklaşımlar 20. yüzyıl

19. yüzyılın sonlarında önemini yitirmeye başlayan retorik sanatı, 20. yüzyılda yaşanan teknolojik ve toplumsal gelişmelerle birlikte yeniden canlanmıştır. Reklamcılığın yükselmesi, internetin hayatımıza girmesi, akıllı telefonların yaygınlaşması ve görsel medyanın güç kazanması retoriğin tekrar etkili bir araç olarak kullanılmasına zemin hazırlamıştır.

Günümüzde kamuoyu oluşturmak, kitleleri belirli bir düşünceye yönlendirmek ve güçlü mesajlar vermek için retorikten faydalanılmaya devam edilmektedir. Yeni medya, geleneksel medya, reklamcılık ve siyaset gibi pek çok alanda retorik teknikleriyle insanları etkileme ve ikna etme çabaları sürdürülmektedir.

 

 

Retorik ile Belagat Arasındaki Farklar Nelerdir?

retorik ile belagat arasındaki farklar nelerdir

Retorik, ikna etmeye; belagat ise güzel ve etkili söylemeye odaklanır. Retorik, bir düşünceyi insanlara kabul ettirmek, onları etkilemek ve yönlendirmek amacıyla kullanılan bir sanat olarak öne çıkar. Burada esas amaç, dinleyiciyi ya da okuyucuyu ikna etmek ve belirli bir düşünceye yönlendirmektir. Bu nedenle retorikte hem mantık hem duygu ön planda tutulur ve mesajın güçlü bir şekilde karşı tarafa geçmesi hedeflenir.

Belagat ise sözün estetik, zarif ve kusursuz bir şekilde ifade edilmesine önem verir. Anlatılan düşüncenin doğruluğu ya da inandırıcılığı kadar, kullanılan dilin güzelliği, kelimelerin uyumu ve cümlelerin ahengi dikkate alınır. Belagatta amaç, sanatlı bir üslupla söz söyleyerek dinleyiciye edebi bir zevk yaşatmaktır.

Görkem Hasgül

SEO İçerik Yöneticisi

1995 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Görkem Hasgül, lise öğreniminin ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarını %100 burslu olarak kazanmıştır.

MSM’deki Yazarlık Bölümü eğitiminin ardından djital bir dergide içerik editörlüğü yapan Hasgül, 2018 yılında ülkenin en büyük reklam ajanslarından biri olan TBWA/Istanbul – Being Çözüm’de reklam yazarlığı yapmıştır.

Sonraları çeşitli ajanslarda metin yazarlığı tecrübeleri edinmiş olsa da kariyerini dijital alanda sürdürmüş ve yine bu dönemde SEO alanında uzmanlaşmıştır.

Şu an Türkiye’nin en büyük online eğitim platformu olan Boğaziçi Enstitüsünde içerik direktörlüğü pozisyonunda çalışmaktadır.

Bu İçerikler de İlginizi Çekebilir
Eğitim Danışmanımız ile iletişime geç.
Hemen Ara
+90 850 840 54 37
Whatsapp ile destek al
İletişime geçmek için tıkla
Menüyü Kapat