Martin Eden Kitap Özeti ve Konusu
İçindekiler
Martin Eden kitabı, Jack London tarafından yazılmış bir romandır. Martin Eden kitap özeti bizlere eğitimsiz bir gencin aşık olduğu kadın için yazar olma yolunda gösterdiği çabaları anlatır. Ne var ki genç adam, bu çabalar sonucunda kendini hiçbir yere ait hissetmemeye başlar ve yalnızlaşır.
Martin Eden roman özeti, kısaca bir gencin sınıf atlama mücadelesi olarak ifade edilebilir. Kitap, bizlere sadece klasik bir aşk hikayesi sunmakla kalmaz bir kişinin kendini aşmak ve ait olmak için gösterdiği çabaları da anlatır. Oldukça etkili bir anlatıma sahip olan Martin Eden kitabının detaylı özetini yazının devamında okuyabilirsiniz.
Martin Eden Kitabının Özeti
Martin Eden, hayatının başından beri denizcilikle ilgilenen güçlü bir gençtir. İlkokuldan beri eğitim almamış olsa da kendini eksik hissetmemiştir ta ki Ruth'la tanışana kadar. Martin, Arthur adında bir genci kavgadan kurtarmış ve kendini tehlikeye atmıştır. Arthur, Martin'in cesaretinden ve karakterinden çok etkilenmiş ve onu ailesiyle tanıştırmak için yemeğe davet etmiştir. Martin, eve adım attığı anda kendini hiç ait olmadığı bir dünyada bulmuştur. Bu fikir, kibar ve güzel genç kız Ruth'la karşılaştığında iyice kök salmıştır. Ruth'un masumiyeti, Martin'i büyülemiş ve adeta aşık etmiştir. Ruth da kendisinden çok farklı olsa da güçlü, uzun boylu ve yakışıklı Martin'den hoşlanmıştır.
Martin'in bulunduğu ortam ve kişiler, onun kendisi ve kişiliğiyle ilgili hiç duymadığı bir rahatsızlık hissi yaratmıştır. Kendi giyiminden utanmış ve çevresindeki zarif insanlardan ötürü huzursuz hissetmiştir. Ancak en mutsuz olduğu şey, Ruth'un ulaşılmazlığıdır. Büyük bir umutsuzluk ve aşkın içinde, ablasının evindeki küçük kiralık odasına geri dönmüştür. Martin daha fazla okuyup öğrenmek, yürüyüşü ve konuşma tarzını değiştirmek ve daha kibar biri olmak için çaba harcamaya karar vermiştir.
Bir hafta boyunca Ruth'u görmeyen Martin, başka kızlarla konuşmamış ve her gece onun penceresinin önünde beklemiştir. Ancak onu görmek için bir yol bulamamıştır. En sonunda Ruth'u ziyaret etmiş ve değişmek istediğini ancak yardıma ihtiyacı olduğunu söylemiştir. Ruth, ona yardımcı olmayı kabul etmiş ve öncelikle konuşma tarzını değiştirmesini ve ardından eğitimini tamamlamasını önermiştir.
Martin kısa sürede konuşmasını düzeltmiştir. Daha sonra liseye kaydolabilmek için sınava girer. Ne yazık ki dil bilgisi dışındaki tüm derslerden kalır ve sonrasında öğrenmek için bir öğretmene ihtiyaç duymadan tek başına öğrenebileceğini fark eder. Okuma yetersiz gelmeye başladığında kendi yaşadığı maceraları kaleme almaya başlar. Ancak parası bittiği için yeniden gemi işine dönmek zorunda kalır. Gemide geçirdiği 8 ay boyunca eline geçen her kitabı okur ve kendini geliştirmek için çabalar. Döndüğünde yazmaya devam eder ve yazdığı hikayeleri editörlere göndermeye başlar. Ancak hepsi reddedilir ve geri gönderilir.
Yine de umutsuzluğa düşmeden yazmaya devam eder ve yazdıklarını editörlere gönderir. Uykusunu azaltıp bütün zamanını yazmaya ve Ruth'a ayırır. Bu sırada Ruth'un annesi ve babası, kızlarının içindeki kadının uyanmaya başlamasına sevinir ancak bir yandan da Martin'e aşık olmasından endişe duyarlar. Ancak kız, Martin'e asla aşık olmayacağı konusunda onlara güvence verir.
Bu sırada Martin’in parası bitmiştir ve yazılarından olumlu geri dönüt alamaz. Bu yüzden iş aramaya başlar. Joe isimli biriyle tanışır ve onunla birlikte çamaşırcılık yapmaya başlar. Ancak ne okumaya ne de yazmaya zamanı kalmaz. Hatta düşünmeye bile vakti yoktur. Bu yoğun tempodan dolayı edindiği bütün birikimleri kaybetmeye başlar ve istifa ederek yaşadığı şehre döner. Ruth, bu sırada üniversiteden mezun olur ve çalışması gerekmediği için evine döner. Böylece yazmayı bırakan Martin ile sık sık görüşmeye başlarlar. Sonunda birbirlerine aşık olduklarını fark ederek nişanlanırlar.
Ruth'un ailesi, kızlarının gözlerinin açılacağına inandıkları için gelip geçici olduğunu düşündükleri nişanı onaylamasa da itiraz etmez. Ancak bu durumu gizli tutmaya karar verirler. Ruth'un gözlerinin açılması için sürekli olarak soylu, nazik ve ona uygun gördükleri erkekleri eve davet ederler.
Bu sırada Martin, ablasından ayrılarak kendisine bir oda kiralar ve yazmaya devam eder. Ne yazık ki yazdıklarını yine satamaz. Ruth, bu durumdan rahatsız olsa da diğer ünlü yazarlar gibi bir gün zengin olacağına inanarak kendini rahatlatır. Martin'in parası tükendiği için takım elbisesi ve bisikleti sık sık rehineye vermek zorunda kalır. Takım elbisesi olmadığı için Ruth'u çok az görmeye başlar.
Günün birinde Ruth, evinde tanıştığı Russ Brissenden ile anlaşmaya başlar. Onun dışında kimlerle tanışsa da onlara sığ gelmeye başlar. Üniversite eğitimi almalarına rağmen onların cahil kişiler olduğuna inanır. Çevresindeki herkes, onu işe yaramaz biri olarak görür. Ruth bile onun hayallerini ve hedeflerini bilmesine rağmen düzenli bir iş bulması konusunda ısrar eder. Dergilerden elde ettiği birkaç lira ile zar zor geçinmeye başlar. Bu sırada yaptığı ateşli konuşma, gazetelere yansır ve konuşması yüzünden herkes ondan nefret etmeye başlar. Ablasının ve kız kardeşinin kocaları, ailelerinin adını kirlettiği için onu dışlar. Yaşadığı mahallede de aynı tepkilerle karşılaşır. Fakat en çok üzen, Ruth'un onu terk etmesidir.
Russ Brissenden, bir şiirini dergilere gönderir. Olumlu geri dönüşler aldıktan sonra arkadaşından izin almak için yanına gitti. Ancak arkadaşının intihar ettiğini öğrenince derin bir boşluk hisseder. Bu durum, onun hem arkadaşının kaybı hem de Ruth tarafından terk edilmesi nedeniyle içinde bir boşluk yaratır. Bir süre sonra, yayımladığı şiir ağır eleştirilere maruz kalınca pişmanlık duymaya başlar.
“Güneşin Utancı” adlı eseri, beklenmedik bir şekilde büyük ilgi görür ancak başarısına rağmen mutlu olamaz. Para biriktirip Güney denizlerinde yaşamayı planlar ancak eski çetesinin bir araya geldiğini duyunca geri döner. Ancak kendisini hiçbir zaman orada ait hissetmez.
Lizzie, Martin'e aşık olan bir kişidir ancak Martin ona karşı bir şey hissetmez. Yine de kıza yardım etmek ister ve onu akşam okuluna kaydettirir. Martin'in en büyük hayali, ev sahibi Maria'yı gururlandırmaktır ve basılan kitabını ona hediye eder. Yayınevleri, diğer öykülerini satın almak için sıraya girerler ve eserlerinin şimdi bir şaheser olarak görülmesi Martin'i şaşırtır çünkü zamanında beğenilmemişlerdir.
Bir zamanlar kendisine kötü davranan, dışlayan herkes şimdi onun arkadaşı olmak için yarışmaktadır. Hatta eniştesiyle bile arası düzelmiştir. Yargıç, Ruth'un evindeki tartışmada onunla görüşmek istediğini dile getirir. Ruth bile onu sevdiğini söyleyerek geri döner. Ancak Martin, insanların bu değişimini anlamakta güçlük çeker ve yazarken hala aynı kişi olduğunu ve değişmediğini düşünür. Neden böyle olduğunu anlayamaz.
Bu sırada, daha önce reddedilen eserleri tanınmış yayınevleri tarafından basılmak istenir ancak bu onu mutlu etmez. Çevresindekilerin sevgisi, hatta Ruth'un geri dönüşü bile onu mutlu edemez. Nihayetinde hayalindeki gibi güney denizlerine gitmek için bir gemi yolculuğu yapmaya karar verir. Gitmeden önce ev sahibi Maria'ya bir çiftlik ve çocuklarına ayakkabı satın alır. Ablasına daha büyük bir dükkân almak için para verir ve eski arkadaşı Joe'ya bir çamaşırhane satın alır. Sonra bir gemiye binerek şehirden uzaklaşır ve gecenin bir yarısında geminin güvertesinden atlayarak intihar eder.
Martin Eden Romanının Yazarı Jack London Hakkında Kısaca Bilgi
Jack London, 12 Ocak 1876'da ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan San Francisco şehrinde doğmuştur. ABD'nin yazarlık mesleğinden yüksek kazanç elde etmeyi başaran ilk isimlerinden biri olan Jack London, daha çok doğa ve macera üzerine yazdığı eserlerle tanınır. Beyaz Diş, Vahşetin Çağrısı, Demir Ökçe, Deniz Kurdu, Martin Eden gibi kitapları dünya klasikleri listesinde bulunur.
Günümüz edebiyat dünyasında da etkisini sürdürmeye devam eden Jack London, sadece roman değil öykü, tiyatro oyunu, makale, anı türünde de eserler vermiştir. Oldukça üretken bir yazarlık dönemi geçiren Jack London’ın eserleri sinema filmine de uyarlanmıştır. Yazar, 22 Kasım 1916’da Kaliforniya’nın Glen Ellen köyünde hayata gözlerini yummuştur.
Martin Eden Kitabının Kısa Özeti
Martin Eden kitabının kısa özeti aşağıda sunulmaktadır.
Martin Eden eğitimsiz bir gençtir ve Ruth adlı üst sınıftan bir kadına aşık olur. Ancak Ruth bu aşka karşılık vermez ta ki Martin Eden kendini geliştirip ünlü bir yazar olana kadar. Ne var ki artık Martin sınıf atlamış olsa da burjuvaların sahte dünyasını görünce soğumaya başlar. Ruth artık kendisine geri dönmüştür ancak Martin Eden’ı elde ettiği başarılar tatmin etmez ve kendini gemiden atarak intihar eder.
Martin Eden Kitabının Konusu Nedir?
Martin Eden kitabının konusu, Martin Eden adlı eğitimsiz bir gencin aşık olduğu kadına kendini kabul ettirmek için başarılı bir yazar olmaya çalışmasını anlatır. Martin Eden, bu yolda ne işçi sınıfına ne de burjuva sınıfına kendini ait hissedecektir ve gitgide yalnızlaşacaktır.
Oldukça başarılı ve yetenekli bir karakter olan Martin Eden, ünlü bir yazar olur ancak burjuva sınıfının ikiyüzlülüğü onu boşluğa sürükler. Hatta ünlü bir yazar olduktan sonra sevdiği kadın Ruth’un geri dönmesi bile onu bu boşluktan çıkarmayacaktır. Martin Eden tüm bunlara dayanamaz ve intihar eder.
Roman, Martin'in kendini geliştirme yolculuğunu ve toplumsal sınıf sınırlarının nasıl aşılabileceğini keşfetme çabasını anlatır. Martin, Ruth'a yakın olabilmek için kendisini eğitir ve yazar olmaya karar verir. Ancak, başarıya ulaşmak için mücadele eder ve yazarlık dünyasındaki kapitalizmin karanlık yönleriyle karşılaşır.
Martin Eden kitabı, okuyuculara sınıf sınırları, kişisel başarı ve başkalarına bağlılığın hayatımızdaki yerine dair derin bir düşünce deneyimi sunar. Ayrıca, roman, bireyin kendi özgür iradesiyle kaderini belirleme fikrini vurgular ve yazarın hayatındaki kişisel deneyimlerinin yansımasıdır.
Martin Eden Romanının Arka Kapak Bilgisi
Martin Eden, Jack London tarafından yazılmış yarı otobiyografik bir romandır ve 20. yüzyılın başında Amerikan edebiyatında büyük kabul görmüştür. Roman, Amerikan toplumundaki sosyal ve ideolojik meselelere ağırlık vererek farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını açıkça gözler önüne serer. Ayrıca Amerikan toplumunda statü ve servetin ne kadar önemli olduğuna da dikkat çeker. Romanın ana teması, “Amerikan Rüyası” olarak adlandırılan başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeden herkese açık olduğudur. Ancak bu idealin yarattığı hayal kırıklığına da vurgu yapar.
Jack London, Martin Eden'i Künstlerroman geleneği içinde yazmıştır yani bir sanatçının çıraklıktan olgunluğa geçiş sürecini işleyen bir romandır. Martin, sevdiği kadın için eğitimsiz bir işçiden başarılı ve kültürlü bir yazar olmak için mücadele eder. Ancak hedefine ulaştığında artık motivasyonunu ve heyecanını kaybetmiştir ve trajik bir sona doğru sürüklenmektedir.
Kategoriler
Son Yazılar
En Çok İşe Yarayan Sertifikalar
21 Ağustos 2023
11 Maddede Etkili Sunum Teknikleri
14 Ağustos 2023
Risk Analizi Nedir?
13 Ağustos 2023